10 Eylül 2018 Pazartesi

Makam, Mevki, Para Sahipleri. Bu Zamanlarda Geçecek...

Makam, mevki ve para sahiplerinin bu dünya düzenin de, bir tık fazla da olsa hep daha fazla değer buldukları su götürmez bir gerçektir. Onlar her mecliste ön sıralardadır. Her şeyi bilen bir yapıya sahiptirler. Uzmanlık alanları ne olursa olsun, onların söylediklerine itiraz edilmez. Çünkü kaygılarımız vardır. Misal olarak, patronunuz ile siyasi görüşünüz farklıdır. Herhangi bir siyasi konuşma geçse aranızda, emin olun en çok susan ve olayları ''evet, doğru söylüyorsunuz'' diye kabul eden kısım da hep işçi sınıfı olur. Veya sizden üst düzey bir bürokrat, müdür veya birim amiri ile konuşuyorken, yanlış yürüdüğünü düşündüğünüz bir şeyi söyleyecekseniz, ya makamdan lav edilmeyi ya da zor şartlarda yaşamayı göze almanız gerekir.

Ben bugüne kadar ezilmiş, hakkı yenilmiş bir zengine veya makam sahibine hiç rastlamadım. Hangi mecliste olursa olsun (buna dini meclislerde dahil) hep el üstünde tutuldular. Neden mi? Çünkü onun çözebileceği işler olabilirdi!!! Bu tip güçleriniz varsa (para,mal,mülk,makam vs.) sadece maddi işleriniz değil, gönül işlerinizde rayında girer emin olun. Çünkü paraya her şeyimizi verebilecek bir sistem içerisinde, savrulup gidiyoruz. Sırf paraları yüzünden 20-22 yaşlarındaki kızlarımız babaları yaşında adamlarla gayri meşru ilişkiler yaşıyor. Veya tersine çevirelim, aynı yaşta erkeklerimiz neneleri yaşlarındaki insanlar ile ilişkiye girip evleniyorlar ve bu duruma yorumları da ''AŞIK OLDUK'' oluyor. Güler misin? Ağlar mısın?

Yapmıyorum, ben bu rüzgara uymuyorum diyen muhtemelen yalan söylüyordur. Çünkü herkes bu çarkın içinde dönüp duruyor. Çünkü herkesin zaafı var. İstediğini konuşup, istediğini yapabilen insanlar, zaafları ve kaybetme korkuları olmayan insanlar. Asıl özgür olanlar da işte tam onlar...

Allah'tan başka kimseye (bir Tanrı inancı olanlar için söylüyorum) borcumuz olmadığını bilsek aslında, kimseye eyvallahımız olmayacak. Ama Dünya menfaatleri hep ağır basıyor. Dünya da güç verilen insanlar, bunun kendilerinden kaynaklı değil de, Allah'ın bir lütfu olduğunu bilseler. Gurur, kibirlerini belki bir kenara bırakıp, güç sahibi olmayanların sözlerine de itibar edip, değer verirler belki. Ama tabi bu söylediğimde bir ütopya.

Sanırım kaybedeceklerimiz olduğu sürece, hayata ve yaşama dair kaygılarımız olduğu sürece böyle geçecek ömrümüz. Ve gerçek alemin kaygılarına yüz çeviremeden, rüya aleminin üzüntüleri ile ömrümüzü bitireceğiz.

Böyle olmamasını temenni ederek, önce kendime, sonra da size diyorum ki: ''Zaafiyetlerimizden kurtulalım, korkumuz Allah'a verilecek hesap olsun ve kaybedeceğimiz hiç bir şey ahlakımızdan, kişiliğimizden değerli olmasın''

Görüşmek üzere...

  

     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder