28 Aralık 2018 Cuma

Bizi Kandırdılar...

Herkesin hayalleri vardır, olmasını istediği bir sürü şey belki, ama gerçekler... Gerçekler koca bir hüsran değil mi? Neden olmadığını çoğu zaman düşünüp durdum. Neydi hayalleri gerçekleştirmenin sırrı? Çabalamaktan çok çabuk mu vazgeçiyordum? Çok çabuk sıkılıp, kolayca pes mi ediyordum? Çabaladığım, uğruna acılar çektiğini düşündüğüm, geceleri mi, gündüzleri mi feda ettiğini düşündüğüm bir çok şey vardı aslında... Ne mi oldu dersiniz. Yine hüsran, yine hüsran...

Bize yıllarca, televizyonlarda, sinema filmlerinde, reklamlarda koca bir hayal dünyası pompaladılar, bilinç altımıza kolayca bunlara ulaşabileceğimize dair bir sürü zehir akıttılar. Yavaş yavaş zehirlediler bizi anlayacağınız. Kolay yoldan para kazanan bir elin parmaklarını geçmeyen insanlar sundular önümüze, yine bir elin parmaklarını geçmeyecek zengin kişinin geçmişte fakir, perperişan hallerden bugünlere geldiğini ve bunları kısa bir süre de yaptıklarını gösterdiler. Yalan mıydı peki o insanlar? Tamamen kurmaca mıydı? Hayır değildi elbette. Öyle olan insanların sayısı daha önce dediğim gibi bir elin parmakları kadardı. Sadece bize ''sizde kolayca zengin olabilirsiniz, sizlerin de bu gösterdiğimiz insanlar gibi olmanız çok kolay'' fikrinin empozesi sonucu bizi koca bir yalana inandırdılar ve başardılar...

Aslında dünya nüfusunun %70'i fakirdi. Aslında dünya nüfusunun %70'i hayallerine ulaşamamıştı. Bizim gerçeği görüp, gerçek kişiler olmamızı istemediler. Asıl değerlerin dürüstlük, çalmadan çırpmadan, amiyane tabirle katakullisiz, torpilsiz, desteksiz yaşamanın, çok paradan daha huzurlu ve hesabının daha kolay olacağıydı. Bize yanlış şeyler öğrettiler. Bizi kandırdılar...

Oysa ki dürüst insan olup, az gelirle de olsa mutlu olmayı öğretselerdi, bizi bu kadar dünya malına tamahkar etmeselerdi, bir telefonun ömrü bitmeden yeni modelini alma derdimiz olmasaydı, evimizde 30 çift ayakkabımız olsun, her gün başka birini giyeyim derdimiz olmasaydı, elin ecnebisi 1950 model araba kullanırken bizim 2017 model arabamızı satıp aynı modelin 2019 modelini alma dertlerimiz olmasaydı, emin olun daha mutlu olabilirdik ve belki de herkes hayallerine kavuşmuş olurdu...

Dünyanın refah düzeyi en yüksek kabul edilen ülkesi hangisi bilir misiniz? İsveç. Neden mi peki? Çok para kazandıkları için değil. Tamahkar, har vurup harman savurmadıkları için. Bilir misiniz bir İsveç vatandaşı çok özel günler olmadığı sürece dışarıda yemek yemez! Bilir misiniz 20 yaşında evinden ayrılıp kendi evine geçen bir İsveç genci evlense bile 20-25 yıl aynı mobilyaları kullanır! Bunun gibi daha bir çok şey...

Uzun lafı kısası, bize yanlış şeyler öğrettiler. Alın teri ve dürüst yollardan kazanılan 5 liranın, yalanla, başkasının üstüne basarak, torpille kazanılan 15 liradan daha değerli olduğunu öğretselerdi, belki şu an bu kadar büyük hayallerimiz ve tul-i emellerimiz olmazdı. Ve gerçekler bu kadar hüsran olmazdı! Bizi kandırdılar!!! Belki biz de biraz kandırılmak istedik! Ne dersiniz...               


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder